Melihat Gülses, nam-ı diğer ‘Şarkılara zerafet katan kadın’…
Şarkılarıyla uzun yıllardır aşkları anlatan, aşıkları heyecanlandıran, örnek alınan, milyonlar tarafından çok beğenilen ve sevilen bir sanatçı. Ancak zaman içinde aldığı sayısız ödülden konu açılınca hafif bir çekingenliğe bürünüp konuyu geçiştirmeye çalışacak kadar da mütevazi. İstanbul’un en güzel semtlerinden biri olan ve kendisinin de çok sevdiği Nişantaşı’nda keyifle çaylarımızı yudumlarken, Gülses’ in ilk şarkı söylediği o özel anlardan, müziğin kendisindeki tanımına kadar pek çok şeyi sohbete sığdırmaya çalıştık. Müzikle yaşadığı için binlerce kez şükrettiğini söyleyen Gülses, zamanında kendisine yapılan cazip teklifleri reddedişinden, eşiyle girdikleri müzik temelli tartışmalara kadar çok özel anları açık yüreklilikle bizlerle paylaştı.
İLK DEFA NE ZAMAN ŞARKI SÖYLEDİNİZ?
Çok net hatırlamıyorum ama 6-7 yaşlarındayken babamın dizinin dibinde şarkı söylemeye başladım. Ama daha net hatırladığım bir dönem var o da bir sandalyenin üzerine çıkıp da şarkı söylediğim dönemler. Çok küçüktüm o zamanlar, 8 ya da 9 yaşlarındaydım. İlk sahne deneyimim o yıllarda bir gazinoda olmuştu. O zamanlar gazinolar vardı. Oradaki sanatçı hanım beni sahneye çıkarmıştı ve ‘Sevemez Kimse Seni’ ve ‘ Veda Busesi’ni okumuştum o sahnede. Herkes çok beğenmişti. O zaman da heyecanlanmıştım ama, sahneye çıktığımda şimdi çok daha heyecanlanıyorum. Çünkü cahil cesur olur, şarkı söylemenin zorluğunun ve sorumluluğunun farkında değildim, sadece güzelliğini yaşıyordum. Ondan sonra da yavaş yavaş müziği anlamaya başladım ve şarkı söylemenin çok zor olduğunun farkına vardım. Bunların farkına varınca kesinlikle bir eğitim almam gerektiğini düşündüm. Yakın çevremin ve babamın da teşvikiyle de konservatuar eğitimi almaya karar verdim. Gerçi o yıllarda Türkiye’de konservatuar bile yoktu, benim lise çağlarımda yeni yeni kuruluyordu.
TÜRKİYE’Yİ VE TÜRK MÜZİĞİNİ TANITMAYI GÖREV EDİNEREK YURT DIŞINDA DA KONSERLER VERİYORSUNUZ. MELİHAT GÜLSES’İN TÜRK MÜZİĞİ TANIMI NEDİR?
En basit tanımla bizim ülkemizin müziğidir. Osmanlı’dan gelen ve bugün her Türk vatandaşın bilmesi ve öğrenmesi gereken, kendi kültürünün en önemli parçalarından biridir Türk müziği. Çünkü bizim Türk Musikisi dediğimiz müzik bizim kendi öz müziğimiz. Her ülkede bir yaygın ve popüler müzik var ama o ülkelerin yine kendilerine has olan, kültürlerinin izlerini taşıyan müzikleri var. Dolayısıyla bizim sorumlu olduğumuz kısım da Türk Musikisi. Mesela bir Avrupa ülkesine gittiğinizde açıkça görebiliyorsunuz, bizim müziğimize o kadar sevgiyle bakıyorlar ki öğrenmek istiyorlar. Türk Müziği gerçekten hem söylemesi çok zor hem de sistem olarak diğer müziklerden çok farklı. Kendi üslubumuzu koruyarak öz kültürümüzü ve sanatımızı tanıtmaktan yanayım.
İKİ EVLADINIZ VAR, ONLARIN MÜZİKLE ARALARI NASIL?
Kızım klasik kemençe sanatçısı, aynı zamanda da eğitmen.
EŞİNİZİN DE BESTEKAR OLDUĞUNU BİLİYORUZ. PEKİ EŞİNİZİN BESTELEDİĞİ ESERLERİ DE OKUDUNUZ MU?
Eşimin oldukça fazla bestesi var ama benim seslendirdiklerim Hüznün Hikayesi , Beyaz Köpükler isimli eser var ve bu eserin söz yazarı da abim Zeki Celal Köseoğlu’dur. Ben Aşkı İlk Defa Sende Tanıdım isimli eser de yine eşimin bestelediği benim de seslendirdiğim bir eser.
EŞLER ARASINDA TARTIŞMALAR VE KAVGALAR İLLA Kİ OLUR. PEKİ SİZ VE EŞİNİZ ARASINDA MÜZİK YÜZÜNDEN HİÇ KAVGA ÇIKTI MI?
Elbette zaman içinde çok tartıştık. Zaten bizim tartışmalarımız ya çocuklar ya da müzik yüzünden olur. Eşimle bu iki konu dışında neredeyse hiç tartışmayız. Ama müzik konusundaki tartışmalarımız çok koyu ve hararetli olur ki ben bir gün bu tartışmalar sırasında o sıra bizimle çalışan tonmaister arkadaşın stüdyodan kaçtığını bilirim. Böyle söylüyorum ama yanlış anlaşılmasını da istemiyorum. Tartışmalarımızın hararetli ve koyu olması hiçbir zaman bizi saygı sınırları dışına da itmedi. Kavgalarımızda dahi saygı her zaman çok önemliydi. Ve şunu da eklemek istiyorum, bu tartışmalarda son söz yine benim olur. Çünkü müzik konusunda tavizim yoktur.
Bugüne kadar birçok albüm yaptınız ama son 6 yıldır yeni bir albüme imza atmadınız, yeni bir albüm daha yapmayı düşünüyor musunuz?
Kesinlikle yeni bir albüm yapmak istiyorum. Beyaz Köpükler’den sonra 6 yıl geçmiş ve buna inanamıyorum. Eşim de ben de çok erteledik ama bu süreçte konserlerimiz çok yoğun oldu. O albümsüz geçen altı yıla en az iki albüm sığabilirdi, günahtır. Allah böyle bir yeteneği bahşetmişse eğer üretmek gerekir. Ama bu sene inşallah bir albüme daha imza atacağım.
SESLENDİRDİĞİNİZ İSTANBUL TÜRKÜLERİ DE VAR. BİZ HEP TÜRKÜLERİ ANADOLU’DA BİLDİK AMA SİZ BİZLERE İSTANBUL TÜRKÜLERİ’Nİ SÖYLEYİNCE EZBERİMİZ BOZULDU. NEDİR İSTANBUL TÜRKÜLERİ?
Rembetiko albümüm zaten bu türkülerle çıkmıştı. Bu albümdeki türküler bizim kendi türkülerimiz ama Rumca ve Türkçe versiyonları var. Mübadele yıllarında bizim şarkılarımızı türkülerimizi buradan göç edenler yanlarında götürmüşlerdi gittikleri yerlere. Ve o yerlerde de seslendirildi. Yeni yeni boyutlar kazandılar müzikal anlamda. Örfüyle, adetiyle, yemekleriyle birbirine çok benzeyen iki ayrı kültürün buluşma noktalarından biridir İstanbul Türküleri. Gemilerde Talim Var, Ada Sahillerinde Bekliyorum, Entarisi Ala Benzer bu türkülerden bazıları.
ÇOK GÖZ ÖNÜNDE OLAN BİR SANATÇI OLMAYI TERCİH ETMİYORSUNUZ, NEDEN?
Çok göz önünde olmayı sevmiyorum. Beni zaten bilenler biliyor. Beni herkes bilsin, dinlesin tavrı çok yanlış, beni herkes bilmesin ki ayrıcalığım olsun. Ayrıca böyle bir tavrın sanatçıyı gerçek sanattan uzaklaştırma riski çok yüksek. Beni anlayabilenler ve gerçekten sevenler bilmeli. Popüler olmak gibi bir kaygım hiçbir zaman olmadı, ya da çok para kazanmak gibi bir kaygım da olmadı. Çünkü zaten müzik var hayatımda ve çok mutluyum, müziğin dışında ün, şan, şöhret, para gibi unsurlar beni mutlu etmeye yetebilecek şeyler değil. Bu yüzdende ben kulaktan kulağa tanınmış bir sanatçıyım. İşinizi iyi yaparsanız tanınmama bilinmeme gibi bir ihtimaliniz yok zaten. Ve eskimezsiniz de. 15 sene önce seslendirmiş olduğum bir eser hala sıklıkla dinleniyorsa bu doğru yolda ilerlemiş olduğumun göstergesidir.
SİZİN İÇİN ‘ŞARKIYA ZERAFET KATAN SES’ DENİYOR, SIFATIN ATFEDİLDİĞİ KİŞİDEN ÖĞRENMEK İSTİYORUZ; ŞARKIYA ZERAFET KATMAK NEDİR?
Çok güzel bir yakıştırma ama inanın anlatamam. Sadece tahmin etmeye ve anlamlandırmaya çalışabilirim. Genel olarak kadın zariftir. Ve ben şarkı söyleyen bir kadınım. Şarkıların ahengi ve kadın unsuru bir araya geldiğinde belki böyle bir çağrışım yapmış olabilir. Tabi üslup ve beden dili gibi detaylar da çok önemli. Böyle güzel bir yakıştırmayı yapan herkese çok teşekkür ediyorum.
DÖNEMİN GAZİNOCULAR KRALI FAHRETTİN ASLAN SİZE O YILLARDA SAHNE TEKLİF ETMİŞ VE SİZ DE TEKLİFİN TÜM CAZİPLİĞİNE RAĞMEN REDDETMİŞSİNİZ, NEDEN?
O dönem gazinolar çok popülerdi ve ciddi paralar kazanmanın yanı sıra, bir anda üne de kavuşuyordunuz. Ama evet, doğrudur, reddettim teklifi. Çünkü, 27-28 yıl önceydi, henüz kızım yeni doğmuştu, radyoda şarkı söylüyordum. Televizyonda okuduğum bir eseri Müzeyyen Senar çok beğenmiş, Fahrettin Aslana haber vermiş ve o da dinlemiş, beni davet ettiler, sonra da teklif yapıldı. Hoş bir teklifti. Ama şöyle bir düşündüm, aldığım eğitimi gözümün önüne getirdim, ben onca yıl gazinoda şarkı söylemek için mi eğitim almıştım? 28 yaşında genç bir kadındım, ciddi anlamda maddi zorluklar da yaşıyordum çünkü dönem şartları öyleydi, maaşlarımız çok düşüktü. Bazı şeyler beni cezbedebilirdi edebilirdi ama kontrollü davranmayı tercih ettim. Kulvarımı değiştirmemem gerektiğini düşündüm. Dolayısıyla tüm bu ve buna benzer teklifleri reddettim, ekonomik zorluklar da yaşadım ama hiç de pişman olmadım. Bir sahne teklifini kabul etmem için arzu ettiğim müziği yapabileceğim şartların olması lazım. Ama gazinolarda bu şartlar yoktu.
KİMLERİ DİNLERSİNİZ?
Müziğin her tarzını dinlemeyi seviyorum ama özellikle Türk Müziği’nden keyif alıyorum. Bu kültüre ihanet etmeyen sanatçılar benim için çok önemli. Popüler isimler elbette var, ama onların dışında beni müziğiyle cezbeden Ahmet Özhan var. Yorumundan çok etkilendiğim ve beğendiğim radyodaki genç arkadaşlarımız; Elif Güreşçi, Gökhan Sezen, Çiğdem Yakın ve daha bir çok isim var. Yine gençlerden Sertap Erener’i çok beğeniyorum, ama Türk Sanat Müziği okumamasını tercih ederim. Tarkan da beğendiğim isimler arasında ve pop müzik alanında eserlere sahip olmakla birlikte Türk Sanat Müziği eğitimi de var ve bazen bu tarzda eserler de seslendiriyor.
SİZİN İÇİN MÜZİK NEDİR?
Müzik, aşktır. Aşkın tarifi ne kadar zor ve ne kadar anlaşılamazsa müzikte benim için öyle bir kavram. Yada aşkın gerçeği kavuşulamayanıysa müzikte doyuma ulaşılamayan hazlardan biridir. Ve ben kendimi sadece müzikle ifade edebildiğime inanıyorum. Kendimi müzikle biçimlendiriyorum. Ve müzikle yaşadığım için binlerce kere şükrediyorum.